29 Ocak 2015 Perşembe

Şemsiye 42 ( Mimi İle Bir Dünya Masalı - III -)

İlk iki hikaye için buraya tık:


"Durumu nasıl Doktor Bey?"
"Dün gece yine büyük bir kriz geçirdi. Sakinleştirici iğne yaptık, uyuyor. Geçmiş olsun tekrar."
Doktor gidince Süreyya Hanım bir sandelye çekip yatağın kenarına oturdu. Kaç kere daha buraya oturacaktı bu şekilde? Beş altı yıldır aşındırmışlardı hastane yollarını. Son bir yıldır ise artık yatılı gördüğü tedavilerin sayısı artmıştı Samet'in. Solgun yüzünü okşadı Süreyya Hanım yeğeninin. Kimsesi yoktu teyzesinden başka. Ne annesinin ne de babasının ölümünü kabullenememişti. Annesinin ölümü ise onun için büyük bir travmaydı. Hep babasıyla onu bırakıp başka biriyle evlendiğini düşünmüştü. Doğrusunu asla kabul etmemişti. Zaman geçtikçe iyice içine kapanık bir çocuk olmuştu. Çok zekiydi bunun yanında...
Gözlerini araladı hafifçe. Geçirdiği krizler yüzünden bedeni bitap düşmüştü. "Su..." diye inledi. Süreyya Hanım hemen sehpanın üzerinde duran sürahiden su doldurdu. Başını hafif kaldırıp içirdi suyunu .Başını yastığa koyduğunda ne oldu bana dercesine baktı teyzesine. "Yine kriz geçirmişsin yavrum. Ama bitti bak, iyisin çok şükür." 
"Eve gidecek miyiz teyze?"
"Bir müddet daha burada kalman gerek Samet. Sağlığın için buna mecburuz."
"Anladım." deyip yüzünü cama döndü.
Kendi kendine mırldanmaya başladı. Bunu gören Süreyya Hanım ağlamaya başladı. Yavaşça odadan çıktı Samet ağladığını anlamasın diye.
"Bak Mimi'm, kaldım dört duvar arasında. Teyzemden başka kimsem de yokmuş onu anladım gelen giden olmayınca. Ama en çok senin yolunu gözledim. Öyle özledim ki. En son bizim apartmanın bahçesinde görmüştüm seni. Hoşçakal Samet kendine çok iyi bak deyişin hâlâ kulaklarımda. Senin için hoş kalmaya çalıştım ama dinlemedi bedenim beni. Affet... Bir hafta daha burdaymışım. Gelir misin ziyaretime? Sen gelirsen ben hemen iyileşirim ki. Can gelir bedenime. Ruhuma ruhundan üfler misin? Sana gark olayım biraz... Sevgili Mimi'm. Beni ne zaman göreceksin? Bak buradayım. Mektuplarımla, şiirlerimle, aşk dolu yüreğimle. Sana niye Mimi diyorum biliyor musun? Küçükken bir oyuncağım vardı. Minik bir kuzu. Annem almıştı. Adını Mimi koymuştum bir masal kitabından esinlenerek. Annemden kalan tek anı. Annem gitti. Belki sen kalırsın yanımda. Belki sen bırakmazsın beni. Gitme diye Mimi dedim sana. Annem ol. Yoldaşım ol. Yarim ol. Ama sen en çok yara oldun bende. Adı sen olan o kadar çok yara hüküm sürüyor ki bedenimde...
Masallar mutlu sonla  biter değil mi? Sen de benim masalım olursun belki. Mimi ile bir dünya masalı... Senin ve benim olan koca bir dünya.
Mimi... Masal tadında ya seni sevmek hani; bu sefer gitme kal... Bir sevda bağışla bana... "

Hiç yorum yok:

Şemsiye 85 ( Gökteki Sarı Balık 14)

YA TAHAMMÜL YA SEFER MUSTAFA KUTLU Tahammüllerimizle yaşıyoruz. Hayatımıza öyle yön veriyoruz. Tahammül etmediğimizde sefer kaçınılma...